Almanya, Münih - Gezilecek Yerler

Merhaba,

Orta Avrupa gezisinde, Prag'dan sonraki noktamız Münih oldu.

Münih, Almanya'nın en büyük şehirlerinden biri. Daha önce Düsseldorf ve Köln deneyimlerim olmuştu. Münih'te de tıpkı bu 2 şehirde olduğu gibi Türk nüfus yoğunluğu çok fazla. Öyle ki yolda yürürken rastlayacağınız 10 kişiden 1'i Türkçe konuşuyor. Girdiğimiz kiliselerde, müzelerde, cafelerde hep Türk vardı ve bol bol dertleştik. :)

Prag'dan Münih'e geçişimiz otobüsle 5 saat kadar sürdü. Bileti daha önce eurolines'ın web sitesinden 9€'ya almıştım. Otele varıp yerleştikten sonra, yemek yemek için Marienplatz'ta bulunan Hard Rock Cafe'ye gittik.



Marienplatz, Münih'te görülebilecek belli başlı yerlerin bulunduğu ana meydan. Cıvıl cıvıl, kalabalık, ışıltılı, canlı. Meydanda ilk göze çarpan, ihtişamıyla New Town Hall (Neus Rathaus) oluyor. 19 yüzyılda yapılmış, görkemli bir yapı. Saat 11, 12 ve 17'de bina üzerinde bulunan bir bölümde gösteri oluyor.

Fraunenkerkirche Kilisesi popüler kiliselerden biri. Sebebi ise şeytanın ayak izi olduğuna inanılan bir izi bulundurması. Kilise yapılırken penceresiz olması planlanıyor. Bunu duyan şeytan, dalga geçerek buraya ayak izini bırakıyor. Efsane işte. Bunlardan dünyanın çeşitli bölgelerinde var. Bir tane de Ayvalık'ta Şeytan Sofrası'nda yer alıyor.


Fraunenkerkirche Kilisesi'nden sonraki durağımız Residenz München oldu. Bir şehri tanımanın yolunun müzelerini gezmek olduğunu düşünürüm hep. Burası da Münih'i anlamak için mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer kesinlikle. Müzeye girişte farklı opsiyonlar var, biz sarayı, hazineyi ve tiyatroyu görmek istedik ve bilete 13€ ödedik.

Altın, her dönemin ve her topluluğun kullandığı vazgeçilmezlerden kuşkusuz. Münih'teki bu sarayda da bunu görmek mümkün. Saraya ait tablolar, duvarlar, yataklar, koltuklar, avizeler ve aklınıza gelebilecek neredeyse her kullanım alanında altına bolca yer verilmiş.




Sadece denizden çıkarılan malzemelerle yapılmış böyle göz kamaştırıcı bir eser bulunuyor.

Sarayı gezdikten sonra aynı biletle sarayın tiyatro binası olan Deutsches Theatermuseum'a gittik. Burayı bekleyen güvenlik görevlileri Türk'tü. Özellikle tiyatronun girişinde bekleyen mavi gözlü, 73 yaşında olduğunu söyleyen bir amca vardı. Sandalyelere oturduk, hikayesini dinledik. 30 yaşında Türkiye'den çıkıp gelmiş, çok şey anlattı, torunlarından bahsetti. Sonra bizi aldı başka bir Türk bayanla tanıştırdı. Özlem var ama dönüş yok...


Saraydan tamamen çıkıp Münih sokaklarını gezmeye koyulduk.


St. Peter's Church, Münih'te görülmesi gereken yerlerden biri daha. Çünkü Marienplatz en iyi buradan gözlemleniyor demek mümkün. Giriş 2€ ve epey bir merdivenle terasa çıkılıyor.




Kiliseden indikten sonra genç-yaşlı herkesin toplanma noktalarından biri olan Altstadt'taki Viktualienmarkt'a gittik. Burası hem açık bir pazar hem de onlarca bank var, oturup bira içip yemek yiyebiliyorsunuz. Biz de birer sandviç ve bira alıp dinlenmeye koyulduk.

Akşama doğru daha çok alışveriş odaklı cadde olan Neuhauserstr üzerinde bulunan Oberpollinger isimli avm'ye girdik. Ben yurtdışı tatillerimde avm avm gezmeyi seven biri değilim. :) Ve hatta bunu vakit kaybı olarak görüyorum. Ancak Münih çok soğuktu ve monta ihtiyacımız vardı.

Otelimiz Marienplatz'a 2 metro durağı ötedeydi. Hemen yanında da bir Türk restaurantı görmüştük. Akşam yemeğini orada yemeyi planlamıştık. Mekan sahibi Türk olduğumuzu öğrenince hemen çay suyu koydu. :) Pide yaptı afiyetle oturup yedik. Samimiyetimiz kimsede yok gerçekten.

Ertesi gün Münih'teki son günümüzdü. Englischen Garten ile güne başladık. Havanın güneşli oluşunu fırsat bilen insanlar, parkı doldurmaya başlamıştı. Çiçekler açmaya başladığında elbette çok daha güzel bir çehreye sahip olacaktır ancak bu haliyle de muhteşemdi.


Avrupa parklarında görülebilecek bir manzara da petank oynayan insanlar. Hem sosyalleşmek hem de vakit değerlendirmek için oyun oynayan grupları aralıklarla görmek mümkün.
Englischen Garten'a veda edip BMW Museum'a gittik. Eski koleksiyonların sergilendiği müzeden çıkıp, yeni modelleri görünce, araba endüstrisinin ve teknolojisinin ne kadar hızlı geliştiğini görüyor insan. BMW severler için giriş katta hediyelik eşya satan bölüm var.



BMW Museum'dan ayrılıp, Münih'teki son uğrak yerimiz Olympiapark'a gittik. 1972 olimpiyatları bu alanda gerçekleşmiş. Hala hizmet vermeye devam ediyor. Olympic Tower ile şehri yaklaşık 190m yükseklikte izleyebiliyorsunuz. Giriş ücreti 7€.

Komplekste restaurant bulunuyor. Bisiklet kiralayıp, havuza girebilirsiniz ya da sadece gölet kenarına oturup huzurlu vakit geçirebilirsiniz. Rock müziği severler için içeride bir de Rockmuseum bulunuyor.

Okuduğunuz için teşekkürler.