Arnavutluk, Tiran - Gezilecek Yerler

Merhaba,

Balkan turumuzun 5. gününde, Arnavutluk'un başkenti Tiran'a geçmek üzere Karadağ'dan ayrıldık.

Gümrük neredeyse boştu ve pasaport kontrolü hızlıca gerçekleşti. Arnavutluk-Karadağ sınırını belirleyen İşkodra Gölü'nden (Shkoder Lake) geçip, İşkodra'ya doğru yola koyulduk.


Balkanlar, doğal güzelliklerle bezenmiş şanslı ülkeler. Buraya kadar birçok nehirden, gölden, dağdan geçtik. Arazi düz ve çoğunlukla ekilmiş. Topraklar bereketli ve tarımla uğraşan çok insan var. Beyaz lahana tarlaları had safhada. Salatalarda, turşularda, yemeklerde bol bol lahana göreceksiniz.


Tiran'a yaklaşırken, Janna Nehri kenarında bir istasyonda mola verdik. Arnavutluk'un para birimi Arnavutluk Leki. Buradan biraz Lek alıp, birer kahve içtik ve sonrasında Tiran'a vardık. Otobüsten indiğimiz yer, meydanı kapsayan büyükçe bir park yanıydı.

Parkta bir gösteri hazırlığı vardı; yerel kıyafetler giymiş çocuklar, büyükler, izleyici bölümleri.

Şehir turu yapıp dönüşte izlemek üzere, parktan ayrıldık.


Tiran, tur boyunca gördüğümüz en kalabalık ve en bol trafiğe sahip şehir oldu. İnsan sessizliğe ve sakinliğe çabuk alışıyor gerçekten. Yollar epeyce geniş ancak meydanda restorasyon var, bu da ekstra bir trafiğe sebep oluyor.


Ana yoldan devam ederek, Tiran Ulusal Tarih Müzesi'ne gittik. Yakınında, ziyaret edilebilecek bir de opera binası bulunuyor. Osmanlı döneminden kalma Ethem Bey Camii ve hemen yanındaki Saat kulesi'ni gördükten sonra, Arnavutluk sokaklarını keşfetmeye çıktık.
Kule ve Camii'nin yer aldığı meydanın adı İskender Meydanı bu arada. Meydanda bir de İskender Bey Heykeli var.


Mahalle yapısını koruyan bölgeler var, Dükkanlarıyla, esnafıyla, İstanbul'un bir 20 yıl kadar öncesini hatırlattı arka sokaklar bize. Kömür kullanımı yaygın, açık pazarlar var.


Yine Osmanlı dönemine ait, yakın zamanda restorasyondan geçmiş bir kemer, görülebilecek yerler arasında. Ne yazık ki artık şehir içinde kalmış ve aktif olarak kullanılıyor.


Tiran'da görebildiğimiz en dikkat çekici yapılardan biri de İsa'nın Dirilişi Kilisesi idi. Geçen yıl açılmış, mimari açıdan farklı ve modern.



Ne Arnavut ciğeri ne de Arnavut böreği satan tek bir dükkan göremedik. Belki daha lokal yerlerde vardır ancak bunları Türkiye'de bulmak kesinlikle daha kolay. Otobüsümüz orada olduğu için, tekrar meydandaki parka gittik. Park içerisinde, bir alışveriş merkezi bulunuyor. AVM'de de Tayvan restaurantı, kebap, döner, hamburger vs yenebilecek mekanlar, cafeler var.

Parktaki aktivite devam ederken, biz de hem dinlenmek hem de biraz izlemek istedik. Kalabalık iyice artmıştı. Balkan müziği çok başka gerçekten. İnsan kendini olayın içinde buluyor hemen. :)
Telif hakkı nedeniyle diğer videoları yükleyemedim.


Tiran'dan ve dolayısıyla Arnavutluk'tan ayrılmak üzere otobüslere bindik ve Kafasan Arnavutluk sınır kapısına doğru yolculuğa başladık. Oldukça dik ve virajlı bir yol olması sebebiyle, biraz maceralı bir süreç yaşadık. Konaklamayı Makedonya Ohrid Gölü kenarındaki bir otelde yaptık. 
İsmi Hotel Aqualina. Göl manzaralı bir pencereden sabaha uyanmak harikaydı.

Okuduğunuz için teşekkürler.