Makedonya, Üsküp - Gezilecek Yerler

Merhaba,

Balkan turları genellikle Sırbistan Belgrad'dan başlayıp, Makedonya Üsküp'te sona eriyor. Üsküp'e neredeyse 1 tam gün ayrılıyor, elbette bu uçak saatine göre değişkenlik gösterebilir.

Biz de, Resne, Bitola ve Kalkandelen şehirlerini gördükten sonra, akşam saatlerinde Üsküp'e ulaştık. Karşılaştığım tablo beni biraz şaşırttı açıkçası. Kalabalık, canlı, genç, yaşayan bir şehir burası. Her yer ışıl ışıl, turistik cazibe merkezlerinden biri haline getirilmeye çalışılıyor. Başınızı çevirdiğiniz yerde, Makedonya ve Üsküp için önem arz eden insanların heykelleri var. Vardar Nehri üzerine yapılmış yeni köprüler, farklı mimarilerde binalar, korsan gemisini andıran restaurantlar, heykeller, bu kadar karmaşaya gerek var mı sorusunu getiriyor akıllara.

Hızlı bir şehir turu yaptıktan sonra otele gittik, yerleştik, tur şirketinin düzenlediği Üsküp gecesi yemeği için bir restauranta gittik (adını hatırlayamıyorum). Yemek olarak Makedonya'ya özel bir şeyler beklerken, gulaş, salata ve trileçeyi anımsatan bir tatlı geldi. Müzik olarak da Türkiye'den gelen misafirlere jest olsun diye bol bol İbrahim Tatlıses şarkıları çaldılar. Üsküp gecesi olmadı anlayacağınız. :) Eğer turla değil de, bireysel gidecekseniz, restaurant konseptlerini iyi araştırmanız daha keyifli vakit geçirmenizi sağlayacaktır.

Ertesi sabah, otelden ayrılıp, valizleri otobüse yükleyip, uçak saatine kadar şehri keşfetmeye koyulduk. İlk durağımız, Rahibe Teresa Evi oldu.

Rahibe Teresa, Üsküp doğumlu, Arnavut, Katolik bir hayırsever. Kurduğu hayırseverlik cemaati tüm dünya çapında kabul ve katılım görmüş. Ömrünü iyiliğe adamış ve 1979 yılında çalışmalarından ötürü Nobel Barış Ödülü'nü almış.

100. doğum yılı anısına, 2010 yılında, doğduğu ev restore edilmiş ve ziyarete açılmış. Ev içinde kullandığı eşyalar, aldığı ödüller, sözlerinin yazılı olduğu panolar var.





Rahibe Teresa Evi'nin olduğu cadde, bizi direkt Makedonya Meydanı'na çıkardı. Gündüz gözüyle olayın vehameti daha çarpıcı hale geldi bizim için. Her yer alabildiğine heykel!

   


Üsküp'ün içinde bulunduğu bu değişim mücadelesi, halkın tansiyonunu da değiştiriyor belli ki. Zeminde, heykeller üzerinde, bina duvarlarında hep olaylar sırasında kullanılmış boya izleri var.
Yeni yapılan binaların bir çoğu henüz kullanımda değil. Halk da cebinden çıkan paraların ne amaçla yapıldığı belli olmayan bu yapılara yatırılmasına tepkili. Bulunduğumuz süre içinde birkaç toplanmaya şahit olduk, ancak olay büyümeden dağıldı.

Olaylar sırasında boyanan heykelleri eski haline getirmek için de çalışan birkaç kişi vardı. Meydandaki yapılanma da devam ediyor, bitecek gibi de değil.



 
   
Çarşı ve hanları dolaşmak için meydandan ayrıldık. Karşıya, 1451-1469 yılları arasında, Osmanlı tarafından yapılmış Taş Köprü'den geçtik. Köprü, birçok depreme, savaşa, idama tanıklık etmiş. Paralelinde 2 köprü daha var. Bunlar sonradan yapılmış.


Taş Köprü'nün sağ ve sol yanında böyle 2 tane gemi-restaurant var. Kısıtlı müşteri alabildiği için, önceden rezervasyon gerekiyormuş.

Köprüden karşıya geçtiğimizde, yine bir heykel kaosu içinde bulduk kendimizi.



Burada en çok ilgimi çeken, Büyük İskender ve annesine ait olan heykellerdi.
Büyük İskender, M.Ö. 336-323 yılları arasında Makedonya krallığı yapmış bir efsane. Başarılı savaşları sonrasında, imparatorluğunu Hindistan'a kadar genişletmiş, Antik Yunan kültürünü buralara kadar ulaştırmış. Makedonlar, kendilerinin Büyük İskender torunu olduklarını savundukları için, hem meydana hem de şehrin çeşitli noktalarına Büyük İskender heykelleri kondurmuşlar, meydan mimarisini de buna uygun şekilde değiştiriyorlar. Ancak bu durum Yunanistan'la aralarında gerek ekonomik, gerek politik çeşitli krizlere sebep olmuş.Çünkü, Yunanistan da Büyük İskender'in kendilerine ait bir kültürel miras olduklarını savunuyor.








Yolumuza devam edip, Türk Çarşısı'na giriş yaptık.  Burası hanların yer aldığı, genellikle kuyumcuların bulunduğu İstanbul'daki Kapalı Çarşı ayarında ama açık bir çarşı. :)
Eminönü'ndeki gibi seyyar satıcılar da farklı ihtiyaçları karşılayacak araç gereçler satıyor. Bol bol kahveci, köfteci, kebapçı var. Türk Lirası alıyorlar, ancak ödemelerinizi Makedon Denar'ı karşılığında yapmanızı tavsiye ederim. 1 Türk kahvesine 10 TL isterlerken, Denar olarak ödediğimde karşılığı 2 TL oldu. Maalesef turiste her yerde turist gözüyle bakılıyor.

Hanlardan görülebilecek, 1550 yılında yapılmış ve Güzel Sanatlar Akademisi olarak kullanılan Kurşumlu Han, 1450 yıllarında yapılmış Sulu Han ve Kapan Han bulunuyor.

Osmanlı döneminden kalma, Davut Paşa Hamamı ise günümüzde sanat galerisi olarak hizmet veriyor.

Saat Kulesi, Yahya Paşa Camii, İsa Bey Camii, Mustafa Paşa Camii, Murat Paşa Camii, Sultan Murat Camii diğer görülmesi gereken yerler arasında.

Çarşı gezisini de yaptıktan sonra, Üsküp Kalesi'ne gittik.
Kale, 6. yüzyılda, Roma döneminde yapılmış. Yaşanan depremler ve savaşlar yüzünden zarar görmüş, yıkılmış. Farklı imparatorluk dönemlerinde tekrar yapılmış ya da yenilenmiş.

Kale içine, Müslümanlar cami, Hristiyanlar kilise yapmak için mücadele ederken, karmaşayı önlemek adına, kalenin bir süre kapalı kalmasına karar verilmiş ve hiçbir dini yapının en azından şu an için yapılmaması kararlaştırılmış. Belli bir süre sonrasında, tekrar ziyarete açılmış.

Kale ziyaretimiz sonrasında, tekrar Makedonya Meydanı'na dönüş yaptık.

Meydanın arka sokaklarında böyle sahaflar var. Buralarda kitap aramanın keyfi çok başka gerçekten. Eskiden İstanbul'da vardı bir Sahaflar Çarşısı. Maziyi hasretle anıp, dolaşmaya devam ettik


Taş Köprü'nün sağ tarafındaki köprünün ayaklarında, Vardar Nehri kenarına yapılmış yeni nesil kahveciler şehre ayrı bir hava katmış. Ayrıca yemek için farklı alternatiflerin bulunduğu mekanlar da var.



Meydanın karmaşa içinde olduğunu tekrar söylememe gerek yok sanırım. Faytonlarla meydanı gezen insanlarla, trenle ring çizen insanlar ortamı ayrı şenlendiriyor.


Üsküp'te son durağımız Aziz Ohrid Kliment Katedrali oldu.

Burası, 1990 yılında açılmış Ortodoks Kilisesi. Modern ve farklı bir mimariye sahip, içerideki el boyamaları da dikkat çekiciydi.



Üsküp, özellikle yılbaşını geçirmek için ideal şehirlerden biri olabilir. Farklı yüzlere sahip, mutlaka görülesi bir yer.

Okuduğunuz için teşekkürler.