Karadağ, Budva - Gezilecek Yerler

Merhaba,

Kotor'dan ayrılıp, başka bir Karadağ şehrine, Budva'ya doğru yola koyulduk.

Kale meydanına girip, sokakları dolaşmaya başladık. Burada da binalar Kotor'daki gibi taş kullanılarak yapılmış. Ortaçağ'dan kalma yapılar, genellikle tek katlı ve çok iyi korunmuş.


Sokaklar çok dar ve labirent gibi. Yaz kalabalığını düşünemiyorum, 2 kişi neredeyse yan yana yürüyemiyor. Çokça hediyelik eşya satan dükkan, şirin, butik birçok restaurant var.




Saatler ilerlediği ve karnımız da iyice acıktığı için Mozart isimli bir mekana oturduk. Kale çıkışının hemen yakınında bir yer. Çok başarılı pizzalar yapıyorlar. Porsiyonlar normalden büyük. 1 orta boy pizza ile 2 kişi çok rahat doyuyor.
Yerel bira sorduğumuzda garson Niksicko önerdi. Daha sonra bu biradan tekrar içtim. Hem yemekle hem de sade içimi çok iyi.

Yemekten sonra kaleyi gezmek için mekandan ayrıldık.




Ortaçağ çizgilerine bayılıyorum. İtalya Siena yazımda bol bol bahsedeceğim bundan.
St. John the Baptist oldukça küçük bir Katolik kilisesi, 16. yüzyılda yapılmış.

Kale içine giriş 5€ idi yanlış hatırlamıyorsam, biz girmedik. Çeşitli yapılar var ancak çoğu kapalıydı maalesef. Dışarıdan bakmakla yetindik.

Sonra tatlı tatlı gitar sesi gelmeye başladı. Kaynağa doğru ilerledik. Kale yanında küçük bir meydan var. Buraya küçük bir amfi tiyatro yapılmış. Tabii yeni ve metalden.

Budvalı biri buraya oturmuş gitar çalıyordu. Adriatik Denizi'nin dalgaları, rüzgar uğultusu, ortam, sakinlik... İnsan daha ne ister? :)



Üzerimizdeki büyüyle tekrar sokaklara döndük. Çeşitli sanatçıların eserlerinin yer aldığı bir galeriye girdik. Oradan da yine sur içinde bulunan bir müzeye. Müze ücreti 2€ idi. Görülmese de olur diyorum, çünkü hem içerik olarak çok fakir hem de Budva'ya dair pek bir şey bulmak mümkün değil.

Sonra kemerli bir kapıdan geçerek, aşağıdaki manzaraya merhaba dedik. Sol taraf kalenin olduğu, az önce gitar dinlediğimiz bölüm.



Plajda atıştırmalık yenebilecek ve alkollü/alkolsüz içki içilebilecek bir cafe var.
Burada birer kahve içtik ve tüm yorgunluk aktı gitti denize. :)


Kale surlarını baştan sona gezmek mümkün. Çıkışa yakın bir bölümden merdivenle çıkılıyor. Ancak sur duvarları çok yüksek ve dışarıyı görmenin imkanı yoktu. Biz de kısa bir tur yapıp aynı merdivenlerden indik ve kale meydanı ile vedalaştık.

En bilinen adalarından biri de Stevi Stefan Adası. Eskiden balıkçıların yaşadığı bir yerken, Singapurlu bir iş adamının satın aldığı, daha çok reklam turizmine kazandırdığı bir ada olmuş.


Oteller, eğlence mekanları daha çok liman bölgesinde yer alıyor. Deniz ürünleri bol ve taze.
Sezona rağmen canlı müzik yapan yerler vardı. Kotor ile birlikte yaz tatillerinin geçirilebileceği, popüler plajları, adaları ve koyları ile çok canlı turizme sahip şehirlerden biri.

Kaldığımız otel de, liman bölgesindeydi. İsmi Bracera, çok yeni, şehir merkezinde sayılabilecek bir lokasyonda.

Okuduğunuz için teşekkürler.